25 Şubat 2015 Çarşamba

Sosyal medya durum raporu.

Merhaba arkadaşlar;

Hepimizin öyle ya da böyle hayatımızda yer alan ve önemi yadsınamayacak bir durumda olan sosyal medya platformlarına kısaca değineceğim bugün.






Sosyal medya kullanıcı demografik yapısı sürekli değişiyor.2007 yılına kadar Facebook diye bir şey yoktu gündemimizde.2 sene öncesine kadar Twitter pek te rağbet görmüyordu.Dünya üzerinde 1,3 milyar civarında kullanıcısı bulunan Facebook üzerinde 2014 yılı boyunca yapılan bir incelemenin sonuçlarına göre,adı geçen sosyal medya sitesinin genç kullanıcılarını kaybettiği belirtiliyor. Frank N. Magid Associates'nin hazırlardığı raporda, Facebook'un genç üyelerini kaybettiği ve sitenin yaş ortalamasının arttığı bilgisi verildi.Raporda belirtildiği üzere, 13-17 yaş grubundaki kullanıcıların yüzde 6'ya yakın bir kısmı 2014 yılında Facebook aktif olarak kullanmayı bıraktı.Bu duruma sebep olarakta  Instagram, Twitter ve buna benzer sosyal medya sitelerinin genç kullanıcıların dikkatini çekmesi gösteriliyor.Belirtilen yaş aralığındaki kullanıcı kitlesini kaybetmek istemeyen Facebook, 2012 yılında 1 milyar USD  karşılığında Instagram'ı, 19 milyar USD karşılığında ise WhatsApp'ı almıştı.Bu satınalmalar karşılığında Facebook kaybettiği takipçi kitlesini elinde tutmayı başarmış oldu.





Ülkemizde ise ailelerin Facebook'a olan yoğun ilgilerinden dolayı özellikle lise ve üniversite çağındaki gençlerin Facebook dışında,İnstagram,Twitter vs gibi diğer sosyal medya platformlarına iltica ettiği gözlenmektedir.Günden güne gelişen trendlere bağlı olarak kullanım alışkanlıkları sürekli değişen genç neslin gelecek duraklarının nereleri olacağını hep birlikte göreceğiz.

Kalın sağlıcakla dostlarım...

@teomanabi

17 Şubat 2015 Salı

Dilin kemiği yoktur!

Dilin kemiği yoktur,insanın ağzından çıkanı kulağının duymaması çok kötü sonuçlar doğurabilir.İnsanın bir ömür uğraşarak edindiği itibar bir günde sıfırlanabilir.




Peygamber Efendimiz(sav) bir hadisi mealen '' Ya hayır konuşun ya da susun!''dur.Geçtiğimiz haftasonu Mersin'de,daha henüz yaşamının baharında 20 yaşında bir yavrumuz hunharca katledildi.Tüm Türkiye bu vahim olay karşısında yediden yetmişe karalar bağlarken,bir takım odaklara yaranma sevdasında olan kimi sözde gazeteci ve sanatçı müsvetteleri malum dehşet olayı hafife alan açıklamalar yapmış neredeyse şehid yavrumuzu suçlama cüretini bile göstermişlerdir.Neden bilinmez ama şeytanın dürtmesiyle belki de talihsiz açıklamalar peşi sıra geliyor.Kamuoyundan gelen tepkiler bir çığ gibi büyüyünce hemen dine sarılmalar,özür dilemeler vs.



Bir kelimenin,amacı ne olursa olsun ağızdan çıkması çok kolay bir şeydir.Atılan ok ile söylenen söz geri gelmez demiş Hz.Ömer(r.a).Bize sürekli dini referans göstermeye kalkan bu zihniyetin en azından ölünün arkasından konuşulmayacağını bile bilmemesi ya da bildiği halde halen gıybet yapması nereden bakarsan bak kabul edilebilecek bir şey değildir.

Dün ve bugün çatal dilli ve kötü kalpli bir arkadaşın twitterda yazdıklarından sonra başına gelenler aslında bu kafadaki tüm insanlara ibret olacak nitelikte gelişmelerdir.Buralar eskiden dutluktu diye büyüklerimizden duyardık hep,peki biz de buralar eskiden insan evladı doluydu diye mi anlatacağız gelecek nesillerimize?





Umarım insan olmanın gereği olarak din,dil,ırk ayrımı gözetmeden ortak acımızı paylaştığımız,ortak sevinçlere mutlu olduğumuz günlere tekrar kavuşuruz çok geç olmadan.

Görüşmek ümidiyle...

@teomanabi

15 Şubat 2015 Pazar

Şeriatın kestiği pipi acımaz!

Şeriatın kestiği pipi acımaz!

Affet bizi Özgecan kardeş,seni koruyamadık.


Sözde dinle yönetilen,liderleri dindar olan (daha çok kindar oldukları daha aşikar ama neyse) devletlerde erkeğin hakkı yok ki kadının ve çocuğun hakkı olsun.Boşuna mı ortadoğu ülkelerinden milyonlar patlak botlarla Avrupa'ya ve gelişmiş ülkelere kaçıyor.Bu tip adamların baskılar sonucu bütün günü cinselliği düşünmekle geçiyor.Hoş bizde de durum farklı değil,hatırlayın ramazan ayı gelince milyon dolarlara transfer olan sözde herbokolok hocalar halkın karşısına çıkıp canlı canlı yok 6 yaşındaki çocukla evlenmek caiz mi,yok ölüyle cima edersek günah olur mu vs diye saçma sapan ama karanlık beyinlerini tam olarak olmasada bir miktar temsil eden sorulara muhattap olmuyorlar mı?


Bu gibi bastırılmış duygulara sahip sayı ile 3 hayvanın saldırısı sonucu bir melek kızımız Özgecan şimdi hayatta değil ne yazık ki! Toplumu sen ben,o şu diye ayrıştıran zihniyet,böylesi bir vahim tablo karşısında bile o çatal dilli ağzını kapamakta bir beis görmemiştir.Şunun şurasında bir kaç yıl önce Sarıyer'de İETT otobüsüne kısa şort ile binen bir voleybolcu kıza yapılan şiddeti unutmadık umarım.Peki ya otostop çektiği bir kamyoncu tarafından hunharca katledilen Pippa Bacca'yı,Amerika'lı Sarai Sierra cinayetini unuttunuz mu?





Kızlı erkekli diyerek karşı cinsi sadece bir cinsel obje olarak tanımlayan zihniyet bu tip cinayetlere neredeyse ortak olmuştur.Özür dileriz Özgecan 6 yaşındaki kız çocuklarına nikah düşer diyen insanlara itibar verilen bir ülkede seni koruyamadığımız için.


Ne idüğü belirsiz milyonlarca mülteciyi hiç bir güvenlik soruşturmasına tabi tutmadan,ne yerler ne içerler vs diye araştırmadan canım memlekete dolduran politika ne  yazık ki benzer olayların yaşanması için zemin hazırlamıştır.Peki bundan sonra ne olacak? Tek derdimiz keşke osmanlıca olsaydı,okullarda ahlak dersi yeterince veriliyor mu? Bu menfur cinayeti işleyen katillerden biri 20 diğeri 26 yaşında,yani şu anki muhafazakar iktidar yönetime geldiğinde biri 7 diğeri 13 yaşında idi.Sonuç ortada!






Seni dindarlar ve kindarlar koruyamadı Özgecan,umarım o melek ruhunu kanunlar bu şerefsizlere verecekleri en ağır cezalarla ebedi kabrinde rahat ettirirler.Şeriatın kestiği pipi acımaz! Umarın en azından idam geri gelmeyecekse bile ömür boyu hadım olarak cezaevinden çıkamazlar.Bu arada seni mini etek giydin diye kınayan sefilleri de Allah cc'a havale ediyoruz,en doğrusunu O cc bilir.

Kalın sağlıcakla:

@teomanabi

10 Şubat 2015 Salı

Doğa intikamını mutlaka alır beyler!

Merhaba arkadaşlar;

Arayı fazla açmayalım dedim ve yine buradayım işte.Aslında yazı yazmak için güzel bir gün,hava karlı ve soğuk,kendime bir sade Türk kahvesi yaptım ve aldım kalemi elime.

Kışları yazdan daha çok severim ben, daha samimi gelir bana,riyası yalanı yoktur pek.Gerçi dilinden pek anladığımız da söylenemez ya neyse.Hava tahmin raporları yanıltır bizi.Kar yağacak derler yağmaz,güneş açacak derler yağmur yağar.Aslında bu kışın,dolayısıyla tabiatın ne kadarda bağımsız ve dürüst olduğunu gösterir.Ben sizin dediğinizi değil kendi dediğimi yaparım hesabı.Oysaki insanoğlu her zaman bir yerlerden etkilenir.Kimi zaman politik baskılar,kimi zaman yandaş,eş dost kayırmalar,kimi zaman da duygusal olarak olağan akışın tersine davrandığımız olur bizim,ne de olsa etten kemikteniz değil mi?




Gerçi tabiatın da kinci olduğu söylenir.İnsanoğlu hiç sonu gelmeyecekmiş gibi yeşili harcıyor,hiç bitmeyecekmiş gibi su kaynaklarını kirletiyor ve tüketiyor.Dere yataklarına yapılan evler yıkılınca üzülüyoruz,ormanları kesip kökünü kurutup kuraklıkla karşı karşıya kalınca panik oluyoruz.Koca Dünya'ya sığmayıp denizleri dolduran biz değil miyiz?

Peki sen insan olarak sana yapılan bir kötülüğü unutuyor musun ki doğa unutsun? Şahsen ben bana yapılan iyilikleri unutmadığım gibi kötülükleri de unutmam.Doğa nasıl unutsun? Peki o kesilen ağaçlarda yaşayan milyonlarca börtü böceğin kuşun mahlukatın hakkını kim savunacak? Tabii ki Allah (cc) bu evreni hepimiz için yaratmıştır,hiç bir canlının gereksiz bir yere diğerinin yaşamını karartmasına izin vermez.




Dolayısıyla tabiata kızmaya hiç hakkımız yok,hani iki kişi kavga ederken araya girip tarafları dinleyip ''arkadaş haklı beyler'' derler ya aynen bende doğa haklı beyler diyorum.Kimi zaman barajlar taşacak kadar yağmur yağıyor,ekinler,hayvanlar sular altında kalıyor,kimi zamanda kuraklıktan insanlar ne yapacağını şaşırıyor.Şimdi belkide bazılarınız beni kalkınma karşıtı,entel çevreci,gezici vs olarak yaftalayacaksınız,oysa benim tenkit ettiğim konu sanayileşme vs değil doğa düşmanı olmayan yöntemlerin seçilmemesi.Bir akarsuya bir Hes yapılması bile tartışılırken üç Hes yapılıyorsa içimiz rahat etmiyor dostlarım.

Gelecek nesiller bize bugünlerin hesabını soracaklar,nerede dedelerimizin bıraktığı ağaçlar,ovalar,kuşlar vs diyecekler,lüferleri palamutları istavritleri,carettaları soracaklar.Hacı leylek nerede niye gelmedi demeyecekler mi sanıyorsun?

Kökenleri Türk olduğu varsayılan kızılderili kardeşlerimizin bir atasözüyle bugünkü yazımı burada sonlandırıyorum; ''Son ırmak kuruduğunda,son balık öldüğünde,son ağaç yok olduğunda insanoğlu paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacaktır!''




Doğa intikamını mutlaka alır! Demedi demeyin.Karlı bir İstanbul akşamından hepinizi sevgi ile selamlıyorum,sağlıcakla kalın...




@teomanabi


2 Şubat 2015 Pazartesi

hayat sıkıcı değil,senin paran bitmiş dostum.



Merhaba arkadaşlar;


Benim adım Teoman,kısmet bugüneymiş.İlk bloğumu yazarken belki biraz sıkıcı olacağım belki de biraz saçmayalacağım,şimdiden kusuruma bakmayın e mi.

Başlıkta ''hayat sıkıcı değil senin paran bitmiş'' yazıyor,biliyorum biraz sert oldu gerçeklerle yüzleşmek ve gerçekleri insanın yüzüne çarpmak.Lakin çevremde gördüğüm bazı kişiler ve şahit olduğum bir çok olay bana bu sloganın ne kadar da doğru olduğunu kanıtladı.Uzun yıllar çeşitli arkadaş gruplarında bulundum,sosyo ekonomik durumları birbirinden farklı türlü çeşit insanla tanıştım ve gerek okul gerek iş ve özel hayatımda birçok arkadaşım oldu.İyi bir gözlemci olmamı haftalık mizah dergilerini takip etmeme ve çok kitap okumama borçlu olduğumu söyleyen dostlarıma da hak vermiyor değilim fakat ikizler burcu olma faktörümü de yabana atmayalım.

Neyse sözü fazla  uzatıp değerli vaktinizi almayacağım(nasılsa yazılarım devam edecek şimdiden sıkılmayalım).


Teknoloji çağı mı dersiniz artık milenyum devri mi artık size kalmış,insanoğlunun ihtiyaçları ve beklentileri artıyor değil mi?Eskiden ortalama bir insan evladı üzerinde en çok erkek ise bir saat, kadın ise bir kaç takı taşırdı,şimdi ise min. 1500 tl lik elektronik cihazlar taşıyor.Lüx hayatımızın her tarafını bir örümcek gibi sarmış vaziyette(ister ihtiyaç deyin ister lüks,iett otobüsleri bile artık internet sağlıyor),insan iyiye ve lükse çabuk alışıyor,ne çabuk ta unuttuk bayide sıra bekleyerek aldığımız uçamayan kuş serisi otomobillere taktığımız çelik jantlara ve ekolayzerli müzik setlerine sevindiğimiz günleri değil mi?







Peki şimdi durum nasıl? Herkes daha iyisini almaya uğraşıyor,geleceğimizi bankalara satmış durumdayız,hayatımız ev,otomobil vs kredilerine ipotekli durumda.Kapımızdaki en kötü araba 2000 model üstü,evlerimiz kombili,otobüslerimiz klimalı,bakkalımız avm manavımız süpermarket,okullarımız cicli bicili kolej oldu.Aylık kazançlarımız ne gece gezmelerimize ne gündüz yemelerimize ne de çoluk çocuğun ihtiyaçlarına yetmez oldu çoğumuzun,oysaki varken hayat çok neşeli,insanlar sosyal,vur patlasın çal oynasın geçiyordu günler,ta ki işler bozulup değil lükse rutin ihtiyaçları bile karşılamakta zorlanana kadar.


Ve alıştığımız tüm bu lüksler artık giderek hayatımızdan çıkmaya başlıyorlar.Telefonumuz çaldığında tedirgin olmalar veya gelen aktivite tekliflerini reddetmeler falan.İnsanlar hakkımızda konuşmaya başlarlar,nerede hata yapıp hangi fırsatı iyi değerlendiremediğimizi,eşimizin dostumuzun hatası olup olmadığını vs türlü boş muhabbet bizi zorlamaya başlar.Aslında hayatın o kadarda sevimli olmadığını anlarız ve dolayısıyla hayatın manasını bulma denemelerimiz başlar.

Aslında hayat aynı hayattır,bizim çıta düşmüştür ve eski yapabildiğimiz şeyler bize uzaklaşmışlardır.Çakma dostlar teker teker bazen de çifter çifter(evli olanlar,çünkü boşanınca evli çiftler artık görüşmez sizinle) sizden uzaklaşırlar.Ve gerçekle yüzleşme vaktidir şimdi;


‘’Hayat sıkıcı değil senin paran bitmiş dostum’’...


Görüşmek dileğiyle


@teomanabi